Şehrin Hafızası: Sokak İsimleri
İstanbul, Mart 2024.
Şehrin pek çok farklı kültürel miras katmanlarından biri de sokak isimleri. Her biri bünyesinde birçok hikâye barındırıyor. Sadece sokak isimlerine odaklanmak bile ne kadar derinlikli bir şehirde yaşadığımızın farkına varmaya yetiyor. Özellikle İBB Meclisi’nde Harita Komisyonu Başkan Vekilliği yaptığım döneminde bu konuya daha da dikkatli eğilmiştim. En önemli prensip kararımız, her ne kadar bazı yerlerde talep olsa da şehrin hafızası niteliğindeki sokak isimlerinin değişimine engel olmaktı. Ancak yeni bir sokağa isim verilmesi gerektiğinde olumlu karşılık vermek önceliğimizdi.
Beyoğlu’nda yokuşu çıkıp kafamı kaldırdığımda ‘’Yaşmak Sıyıran Sokağı’’ tabelasıyla karşılaşmak İstanbulluların coğrafyayla kurduğu zarif bağı bir kez daha hatırlatıp tebessüm etmeme vesile oldu. Yine yaşadığım bölgede çeşmenin yanındaki sokağın adının ‘’Sulak Çeşme Sokağı’’ olması, bir arka sokakta her gün Alman Konsolosluğu’nun önünden geçerken gördüğüm ‘’Çiftevav Sokağı’’ isminin sanılanın aksine tasavvufi bir hikayesinin olmadığı, İstanbul’u ziyaret eden Alman Kralı Kaiser Wilhelm’in ismindeki ‘’W’’ harfinin, onun onuruna sokağa isim olarak verildiğini öğrenmem benim için çok keyifliydi. Bunlar sadece benim çevremdeki birkaç sokağın hikayesi.
Belki bu noktada son olarak somut olmayan kültürel miras tanımını da tekrar hatırlatmak gerekir. Görevimiz somut olan kültürel miras yapılarını korumanın yanı sıra sokak isimleri gibi somut olmayan kültürel mirasımızı da korumak. Bu hem koruma kavramındaki evrensel kabul hem de şehrin ruhunu, hafızasını ve derinliğini anlamak için seve seve üstleneceğimiz bir anlayış olmalı. Umarım bu yazı, sizin de çevrenizdeki somut olmayan kültürel miras ögelerine daha dikkatli bakmanıza vesile olur.

