UNESCO Dünya Mirası Listesi ve İstanbul
Taşkışla, Mayıs 2018.
UNESCO Dünya Mirası Listesi, insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen evrensel değerlere sahip kültürel ve doğal varlıkları tanıtmak, korunmasına dikkat çekmek, uluslararası işbirliğine imkan tanımak amacıyla, UNESCO’nun 17 Ekim - 21 Kasım 1972 tarihleri arasında Paris’te toplanan 17. Genel Konferansı’nda, 16 Kasım 1972 tarihinde “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme” başlığı altında birçok devlet tarafından onaylanan bir sözleşmedir. Türkiye’nin taraf devlet olarak sözleşmeyi kabul etmesi 14.04.1982 tarih ve 2658 Sayılı Kanun ile gerçekleşmiştir. Yürürlüğe girmesi ise 14. 02. 1983 tarihinde 17959 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile olmuştur.
UNESCO tarafından belirlenen kriterlere sahip olan alanlara “Dünya Mirası” statüsü tanınmaktadır. Sözleşmeyi kabul eden üye devletlerin UNESCO’ya başvurusuyla başlayan ve ICOMOS, IUCN gibi kuruluşların başvuruları değerlendirmesi sonucunda tamamlanan bir işlem dizisinden sonra aday varlıklar, Dünya Miras Komitesi’nin kararı doğrultusunda bu statüyü kazanmaktadır. 2018 yılı itibariyle UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kayıtlı 845 kültürel, 209 doğal, 38 karma olmak üzere toplam 1092 kültürel ve doğal varlık bulunmaktadır.
Türkiye, 1972 yılında UNESCO tarafından oluşturulan Dünya Mirası Listesi’nde ilk defa 1985 yılında yer almıştır. O tarihte listeye üç eserle giren Türkiye, 2018 itibariyle 18 miras alanıyla temsil edilmektedir. 1985’te Paris’te toplanan Dünya Miras Komitesi, İstanbul'un Tarihi Alanları, Göreme Milli Parkı ve Kapadokya, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası başlıklarıyla üç miras alanını listeye dahil etmiştir. Şüphesiz ki yüzlerce yılı aşkın süredir birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan İstanbul’un listede yer alması kaçınılmazdır, aksine sorgulanması gereken tarihi yarımadanın tümünün yer alması yerine belirli bölümler halinde listede varlığını sürdürmesidir.


Türkiye’nin Listeye Eklenme Kararı (WHC,1985).
Tarihi Yarımada’nın bir bütün olarak listede yer almamasının sebepleri arasında, dönemin koruma anlayışındaki yetersizliklerden söz edilebilir. Tarihi Yarımada için yapılan faaliyetler, korumadan önce bayındırlık ve modern bir şehir kurma isteği doğrultusunda gerçekleşmiştir. 1937 yılında Henri Prost’un hazırlamış oluğu Tarihi Yarımada Nazım İmar Planı’nda genişletilmiş veya yeniden oluşturulmuş geniş caddelere, gridal bir sisteme rastlanır. 1950’li yıllara gelindiğinde endüstrileşmeyle birlikte kentlere göç yaşanmış ve bu alanlarda nüfus oldukça artmıştır. Bu durum trafiği rahatlatmak adına Vatan Caddesi ve Millet Caddesi’nin yapılmasına neden olmuştur. Ana arterler beraberinde yapılaşmayı getirmiş, Tarihi Yarımada önemli değişimlere sahne olmuştur. Kültürel miras değeri taşıyan yapılar zarar görmüş, çok katlı yapı yapmanın önü açılmış, geleneksel yapım teknikleri unutulmaya yüz tutmuştur. Tarihi Yarımada ile ilgili birçok plan hazırlanmış ancak 1/5000 ölçekli “Tarihi Yarımada Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı” onaylanması ancak 1990’da gerçekleşebilmiştir. Koruma yaklaşımındaki yetersizlikler, Tarihi Yarımada’nın bir bütün olarak listede yer almasına engel olmuştur.
Dünya Miras Komitesi’nin liste oluşturulurken önem verdiği nitelikler arasında özgünlük ve bütünlük yer alır. UNESCO’nun internet sitesinde İstanbul’un Tarihi Alanlarının bu özelliklere sahip olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu niteliklerin yanı sıra bir alanın listeye alınabilmesi için sahip olması gereken kriterler vardır. Belirlenen on kriterden bir veya birden fazlası listeye alınacak alan tarafından sağlanmalıdır. İstanbul’un Tarihi Alanları listeye dört kriter gerekçesiyle dahil edilmiştir. Bu kriterler sıralanmıştır:
(i): İnsan yaratıcı dehasının üst düzeyde bir temsilcisi olması
(ii): Mimarlık, teknoloji, anıtsal sanatlar, şehir planlaması veya peyzaj tasarımındaki önemli gelişmelere ilişkin insani değer alışverişlerine tanıklık etmesi
(iii): Kültürel gelenek ya da yaşayan veya yok olan bir medeniyetin ender rastlanan bir temsilcisi olması
(iv): İnsanlık tarihinin önemli aşamalarını gösteren bir yapı, mimari, teknolojik bütünün veya peyzajın istisnai bir örneği olması
UNESCO, internet sitesinde bu kriterlere açıklık getirmiştir. İstanbul’un Tarihi Alanları’nın birinci kriteri sağlama sebebi olarak Ayasofya, Süleymaniye Camii, Bizans ve Osmanlı dönemlerinin eşsiz mimari eserlerinin varlığı örneklendirilirken, ikinci kriteri sağlama konusunda, İstanbul’daki yapıların mimarlığın gelişimine sunduğu katkıları vurgulanmıştır. Üçüncü kriterin açıklamasında Bizans ve Osmanlı medeniyetini günümüze taşıyan eserler belirtilmiştir. Dördüncü kriterin açıklamasında ise yapıların sahip olduğu üstün evrensel değerlere dikkat çekilmiştir.
İstanbul listede dört ayrı alan olarak yer alır:
• Sultanahmet Kentsel Arkeolojik Sit Alanı
• Süleymaniye Koruma Alanı
• Zeyrek Koruma Alanı
• İstanbul Kara Surları Koruma Alanı
1995 yılından beri Tarihi Yarımada sit alanı olarak koruma altındadır. Fakat Tarihi Yarımada’nın yönetim planının oluşması oldukça geç bir tarihte gerçekleşir. UNESCO Dünya Mirası Komitesi’nin yıllar boyunca beklediği ve vurguladığı plan, ilk defa 2011 yılında İstanbul Tarihi Yarımada Yönetim Planı başlığı altında onaylanmıştır. İstanbul Sit Alanları Alan Başkanlığı ve Danışma Kurulu, İstanbul’un Tarihi Alanları olarak Dünya Miras Listesinde yer alan dört bölge için ayrı ayrı yönetim planı hazırlanması yerine planın İstanbul Tarihi Yarımada’nın bütününü kapsayacak şekilde ele alınması görüşünü benimsemiştir. Dünya Mirası Komitesi ve ICOMOS karar ve tavsiyeleri doğrultusunda güncelleme çalışmaları gerçekleştirilmiştir.
140 hektar büyüklüğündeki Sultanahmet Kentsel Arkeolojik Sit Alanı 992 tescilli yapıya sahiptir. Bu alan Tarihi Yarımada’nın doğusunda Sarayburnu Tepesi üzerinde bulunan Topkapı Sarayı’nın yer aldığı Sur-i Sultani Bölgesi ile Sultanahmet Bölgesi olmak üzere kendi içinde iki farklı alandan oluşmaktadır. Sahil surları alanı doğu tarafından çevrelerken, batı sınırı kuzeyde Sur-u Sultani ile başlayıp güneye doğru Küçük Ayasofya’yı da içine alacak şekilde surlara ulaşmaktadır. Bu bölge hem Bizans hem de Osmanlı Dönemi’nin en önemli dini ve yönetim yapılarına sahip olması sebebiyle, tarih boyunca hem toplumsal hem de siyasi bir merkez olarak görülmüştür. Anıtsal yapılarla birlikte sahip olduğu sivil mimarlık örnekleriyle de İstanbul’un en dikkat çekici alanlarından biridir. Bölgedeki kültür varlıklarını anıt eser, sivil mimarlık örneği, hazire, sur, yer altı ve yer üstü tarihi kalıntıları şeklinde sıralamak mümkündür. Topkapı Sarayı, Ayasofya, Arkeoloji Müzesi, Yerebatan Sarnıcı, Sultanahmet Camii, Küçük Ayasofya Camii bölgenin dikkat çeken alanlarından bazılarıdır. Alan, 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı ve Kentsel Arkeolojik Sit Alanı başlıkları altında koruma altındadır. Sultanahmet Kentsel Arkeolojik Sit Alanı, sahip olduğu üstün evrensel değerler ve belirtilen kriterlere uygunluğu nedeniyle listede yer almaktadır.
Süleymaniye Koruma Alanı, Haliç’e hakim bir tepe üzerinde kent siluetinde belirleyici bir nokta oluşturan Süleymaniye Külliyesi ile Şehzade Mehmet Külliyesi çevresinde yer alan, Süleymaniye, Vefa ve Vezneciler semtlerini kapsamaktadır. 54 hektar genişliğindeki bölge 920 tescilli yapıya sahiptir. Kentsel Tarihi Sit Alanı olarak koruma altındadır. Süleymaniye Camii, Bozdoğan Su Kemeri, Şehzadebaşı Camii alanda yer alan önemli yapılardan bazılarıdır. Bölgenin en önemli özelliklerinden biri geleneksel konut dokusudur. Bu doku ibadethaneler etrafında gelişen organik sokak örgüsüne sahip mahallelerden oluşmaktadır. Büyük çoğunluğu ahşap olarak inşa edilmiş yapılar, Osmanlı konut dokusunun dikkat çekici örneklerini sunar. Kayserili Ahmet Paşa ile Mütercim Rüştü Paşa’nın konakları ve Sadrazam Keçecizade Fuat Paşa Sarayı günümüze ulaşan ancak konut olarak kullanılmayan önemli yapılardır. 1950’lerden sonra yaşanan toplumsal değişimler bölgeyi etkilemiş ve özellikle 1980 sonrası artan çok katlı yapı yapma isteğiyle birlikte ahşap yapılara verilen önem azalmış, bakım ve onarımları gerçekleştirilmeyerek köhneleşmelerine yol açılmıştır. Oysa ki bölgeyi Dünya Miras Listesi’ne dahil eden en önemli sebep, sahip olduğu ve korunması gerektiği vurgulanan 525 ahşap sivil mimarlık örneğidir. Süleymaniye Koruma Alanı, sahip olduğu eşsiz mimari değerler ve kentsel dokusu sebebiyle listede kendisine yer bulmuştur.
Zeyrek Koruma Alanı, Haliç’e hakim bir yamaç üzerinde Atatürk Bulvarı’nın batısında yer alan Molla Zeyrek Camii ve etrafındaki sokakları içermektedir. 10,5 hektarlık bölge, listede yer alan İstanbul’un Tarihi Alanları’dan en küçük alana sahip bölgedir. 254 tescilli yapıya sahip olan alan, Kentsel Tarihi Sit Alanı olarak koruma altındadır. Bölgenin merkezini oluşturan cami, Pantokrator Manastırı olarak Bizans döneminde yapılmış, Osmanlı döneminde ise camiye dönüştürülmüştür. Bizans dönemine ait birçok anıtsal yapıya sahiptir. Osmanlı döneminde eklenen mescit, hamam gibi yapılarla birlikte Zeyrek semti ilgi odağı olmaya devam etmiştir. Su yapılarının bölgenin dokusuna sunduğu olumlu katkılar da unutulmamalıdır. Bölge geleneksel konut örnekleriyle önemli bir birikime sahiptir. Ahşap sıra evler günümüzde de konut işlevini sürdürmeye devam etmektedir. Her ne kadar 1979 yılında koruma altına alınmış olsa da bakımsızlık ve göç gibi olumsuzluklar yapıları büyük oranda etkilemiştir. Zeyrek Camii, Şeyh Süleyman Camii, Haydar Külliyesi, Çinili Hamam bölgede yer alan önemli yapılara örnek olarak verilebilir. Zeyrek Koruma Alanı, anıtsal yapılar ve çevresinde gelişen doku sebebiyle ender rastlanan değerlere sahiptir, bu durum listede var olmasını kaçınılmaz kılmıştır.
Kara Surları Koruma Alanı kentin kurulduğu yarımadayı batı yönünde sınırlayan ve güneyde Marmara Denizi’nden başlayıp kuzeyde Haliç’e kadar uzanan surları ve yakın çevresini içerir. Kara surları, doğal topografik eğriler üzerinde yer alan ana sur, ön sur ve hendekten meydana gelen üçlü savunma sisteminden oluşmaktadır. Yapım tarihi 447 yılına dayanan surlar, 6650 metre boyunca ilerler. 561 hektarlık alan kaplayan sur ve çevresinde 701 tescilli yapı yer almaktadır. Tarihi Sit Alanı olarak koruma altına bölgede surlarla birlikte Tekfur Sarayı, Kariye Müzesi, Yenikapı Mevlevihanesi gibi pek çok önemli yapı bulunmaktadır. Kara surları, askeri mimarinin en dikkat çekici örneklerinden biri olması ve çevresinde oluşan doku sebebiyle listede yer almıştır.
Komite Kararları Örnekleri
Bu bölümde Dünya Miras Komitesi’nin İstanbul’un Tarihi Alanları’nı listeye aldığı tarihten itibaren İstanbul ile ilgili aldığı kararlar, tavsiye ve beklentilerden dikkat çekici olanları incelenmiştir. İstanbul ile ilgili 300’ün üzerinde doküman, yayın ve karara sahip olan UNESCO Dünya Miras Komitesi’nin tüm kararlarını incelemek mümkün olmadığı için ancak daha önemli olduğu düşünülen kararlar üzerinde durulacaktır.
Dünya Miras Komitesi Kararları - 1993
1985’te listeye dahil olan İstanbul’un Tarihi Alanları, o tarihten itibaren UNESCO Dünya Miras Komitesi gündeminde birçok kez Ayasofya ile gündeme gelmiştir. Ayasofya’nın onarımları, yapılan incelenmeler, bakım ve onarımı için yapılan maddi yardımlar bu kararlar arasında kendine yer bulur. Ayasofya onarımlarından çoğunlukla olumlu bir şekilde bahsedilmiş, onarım için yapılması gereken tavsiyelere yer verilmiştir.
1993 yılında Ayasofya’nın korunmasını içeren küresel bir eylem planı hazırlanması kararı alınmış, korumanın uluslararası destekle gerçekleştirilebileceği vurgulanmıştır. Ayrıca İstanbul’u ziyaret eden bir heyet, 1999 yılında Ayasofya ile ilgili rapor hazırlamıştır.
Dünya Miras Komitesi Kararları – 1998
Restorasyonu devam eden Ayasofya için yapılabilecek teknik destekler 1998 yılı kararlarında yer almıştır. Ayasofya’nın mozaik restorasyonun tatmin edici nitelikte olduğu belirtilirken, 1983- 1994 yılları arasında restorasyon için sunulan 80.000 dolar değerindeki uluslararası yardıma dikkat çekilmiştir.
Zeyrek’te yer alan ahşap konutların endişe verici durumu kararda yer alırken, buna karşın Fatih Belediyesi’nin aldığı önlemlerin dikkate değer olduğu vurgulanmıştır. Bölgenin korunmasıyla ilgili teknik iş birliği içinde olunacağı dile getirilmiş, Fatih Belediyesi ve Avrupa Konseyi arasında yakın ilişkilerin kurulması istenmiştir. Zeyrek, Balat, Fener gibi semtlerde yaşanan koruma sorunlarının nedenleri arasında kimlik ve sosyal uyum problemleri, yerel nüfus ve toplumda yaşanan değişiklikler gösterilmiştir. Koruma alanlarının yönetim faaliyetlerindeki yetersizlikler, yönetim sisteminde yaşanan olumsuzluklar vurgulanmış ve taraf devletten yönetim planı hazırlaması istenmiştir.
Dünya Miras Komitesi Kararları – 2003
2003 yılına ait kararlar arasında olumlu bir değerlendirmeye rastlamak oldukça güçtür. Zeyrek Koruma Alanı için yapılması beklenen koruma planında yaşanan gecikmeye dikkat çekilerek, ahşap yapıların bozulmasından dolayı duyulan endişe belirtilmiştir. Yenikapı’ya kadar yapılacak metro inşaatının arkeolojik alanlarda oluşturabileceği olumsuz etkiye dair kaygılar ortaya konmuştur. Bu konuyla ilgili ek raporlar talep edilmiştir. Taraf devletin yönetim planını bir an önce oluşturması gerektiği, aksi takdirde özellikle Zeyrek’te yer alan yapıların çökme tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceği söylenmiştir. Kent dokusunun kaybedilmemesi için ICOMOS’tan destek talep edilmiştir. Devletin 1 Şubat 2004 tarihine kadar Dünya Miras Merkezi’ne, duyulan endişeleri giderici nitelikte rapor sunması ve yönetim planını oluşturması gerektiği, aksi takdirde bir sonraki yıl 28. oturumda Dünya Miras Komitesi’nin bu alanları Tehlike Altındaki Dünya Miras Listesi’ne dahil etmeyi değerlendirebileceği belirtilmiştir. Bu durum İstanbul’un Tarihi Alanları’nın Tehlike Altındaki Dünya Miras Listesi'ne dahil edilebileceği konusunda karşılaştığı ilk tehdittir.
Dünya Miras Komitesi Kararları – 2004
Kültür ve Turizm Bakanlığı bir önceki yıl talep edilen raporu komiteye sunmuştur. Komite bu raporla ilgili olumlu görüşlerini bildirmiştir. Devletin Zeyrek ve Süleymaniye için ayıracağı mali kaynaklar takdir edilmiştir. Zeyrek, Süleymaniye, Fener ve Balat’ta başlaması planlanan iyileştirme çalışmalarına destek verilmiştir. 1/5000 ölçekli Kentsel Koruma ve Geliştirme Planının tamamlanması olumlu bir adım olarak görülmüştür. Marmaray ile birlikte gerçekleşecek metro inşaatı, planlı bir ilerleme kaydedilmesi halinde, arkeolojik alanların gün yüzüne çıkması adına bir fırsat olarak değerlendirilmiştir. Kentsel Koruma ve Kalkınma Planı’nın acil olarak tamamlanması ve yürürlüğe konulması gerektiğini vurgulayan komite, İstanbul’un Tarihi Alanları’nın Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi için değerlendirilmesini 2006 yılına ertelemiştir.
Dünya Miras Komitesi Kararları – 2006
2006 yılı İstanbul’da yeni projelerin planlandığı veya hayata geçmeye başladığı dikkat çekici bir yıl olarak nitelendirilebilir. Bu projelerin birçoğu Tarihi Yarımada’ya doğrudan veya dolaylı olarak açıkça zarar verebilmektedir. Bu nedenle komite gündeminde bu projeler geniş bir yer kaplamıştır. Komite, projelerin sürdürülmesi halinde İstanbul’un Tarihi Alanları’nın ciddi sorunlarla karşılaşabileceğini belirtmiştir. Her ne kadar projelerle ilgili karamsar bir tablo çizilmiş olsa da komitenin yer verdiği olumlu görüşler de bulunmaktadır. Yenikapı’da gerçekleşen arkeolojik kazılardaki iş birliği, Zeyrek için hazırlanan UNESCO Dünya Mirası Fonu projesi, Fatih Belediyesi tarafından kurulan Tarihi Çevre Koruma Müdürlüğü, Süleymaniye Yenileme Projesi övgüye değer bulunmuştur.
Komite, olağanüstü evrensel değerlerin kaybını önlemek için somut, iyileştirici önlemlerin alınmaması durumunda, 2008 yılında gerçekleşecek 32. oturumda İstanbul’un Tarihi Alanları’nın Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’ne alınması ihtimalini değerlendireceğini bildirmiştir.